Cemal Süreya’nın Eşi Zuhal’e Yazdığı Duygu Dolu Mektup

[XFB] Konu Bilgileri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Aşk Mektupları kategorisinde The Punisher tarafından oluşturulan Cemal Süreya’nın Eşi Zuhal’e Yazdığı Duygu Dolu Mektup başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 430 kez görüntülenmiş, 0 yorum ve 1 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Aşk Mektupları
Konu Başlığı Cemal Süreya’nın Eşi Zuhal’e Yazdığı Duygu Dolu Mektup
Konbuyu başlatan The Punisher
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan The Punisher

The Punisher

Kayıtlı Üye
Katılım
26 Haz 2020
Mesajlar
418
Tepkime puanı
260
Puanları
63
Konum
Kastamonu
Cemal Süreya’nın Eşi Zuhal’e Yazdığı Duygu Dolu Mektup

Zuhal’im, hayat!


Hayatımsın. Bunu bilmeni isterim. En önce bunu bilmeni.
Bir de şeyi bilmeni isterim: benden yanlış yere, yok yere kuşkulanıyorsun. Sana hiçbir zaman hainlik etmedim ben. Edemem.
Kaç yıldır evliyiz, yan yanayız. Hâlâ başım dönüyor seninle iken, esrikim seninle, seviyorum seni.
Her geçen gün daha büyük bir aşkla. N’olur, akkavakkızı, anla beni. Bu sevgimi hor görme. Kendininkine uydur, yakıştır.
Bu satırları ilk evimizin altındaki kahvede yazıyorum. Ve ben seni o ilk günlerdekinden daha büyük bir tutkuyla seviyorum.
Biz iki ayrı ırmak gibi ayrı yerlerden kopup geldik, kavuştuk bir noktada, yanı başımızdan küçük bir kol da alarak büyük bir nehir meydana getirdik; birlikte akıyoruz şimdi. Nicedir bu böyle. Hep de böyle olacak. Denize dökülene, ölene dek.
Bizim için tek koşul mutluluk olabilir. Hiçbir şey bozamaz birliğimizi. “Üçüz, gözüz biz. ” Sen de öyle düşünmüyor musun? Ne tuhaf, son bir iki ayda seni, benden biraz uzaklaştın, araya mesafeler, tedirginlikler sokuyorsun diye düşünürken, o sırada sen de aynı şeyleri düşünüyormuşsun. Bunlar aşkın halleri, aşkın zaman zaman kişinin önüne çıkardığı ezinçler, üzünçler herhalde. Bunu böyle yorumlamak gerekir. Bir de seviyorum seni. Tek dalımsın. Memo’yla birlikte, ama ondan da öncesin. Bunu böylece bilesin. Bilinmelidir bu.

Kahvenin önünden otomobiller geçiyor. Bir tane de at arabası. Seni düşününce o atı da seviyorum.
Çay içiyorum. Artık ıhlamur içeceğim. Ne yumuşak, çağrışımlı, bağışçı, düşcül şeydir ıhlamur. Evimizin önünde bir ıhlamur ağacı olsun. Sen saksıda da yetiştirebilirsin ıhlamuru. Gece yatakta Memo’yla hep seni konuştuk. Susunca seni sustuk. Uyuyunca seni uyuduk.

Akşamları eve döneyim, kapıyı sen aç: gözlerin…
Memo okuldan dönmüş olsun. Kaçıncı sınıfta olsun?
Duygulu bir adamım ben. Bir film görmüştüm eskilerde; bir Fransız filmi; adı: “Jesuis un Sentimental. ” O filmdeki adam gibi miyim nedir?
Öfkem belli olur, coşkum ortaya çıkar da sevincim, üzüncüm dibe akar, orda büyür.
Yalnız seninle güçlüyüm. Sen olmasan bir anlamım olamaz. Sev beni.
Yaşayacağız.
Her şeyimi sana borçluyum. Sana rastladığım sıralar yıkıntılıydım. Sen onardın beni. Tuttun elimden kaldırdın. Ben de ekmek gibi öptüm alnıma koydum seni, kutsadım.
Aşk büyüdü, aşk!
Sen hastanedeyken her gün yazacağım sana. Seni nice sevdiğimi anlatacağım.
Yüzüğünden öperim.

12 Temmuz 1972