Istiklal marşı hakkında bilgiler

[XFB] Konu Bilgileri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde İstiklâl Marşı kategorisinde DeNiZ tarafından oluşturulan Istiklal marşı hakkında bilgiler başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 598 kez görüntülenmiş, 1 yorum ve 2 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı İstiklâl Marşı
Konu Başlığı Istiklal marşı hakkında bilgiler
Konbuyu başlatan DeNiZ
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan KadiR

DeNiZ

Yönetim
Katılım
26 Mar 2020
Mesajlar
2,081
Tepkime puanı
3,188
Puanları
113
Konum
Radyosohbetim.Com

İstiklâl Marşı, Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin millî marşı. Güftesi, Anadolu'da Millî Mücadele'nin devam ettiği sırada Mehmet Âkif Ersoy tarafından kaleme alınmış şiirdir. Vikipedi
Söz yazarı: Mehmet Âkif Ersoy
Ton: Sol Minör
Kabul tarihi: 12 Mart 1921
Beste: Osman Zeki Üngör, 1930; Edgar Manas, 1932
Besteciler: Osman Zeki Üngör, Edgar Manas

İstiklal Marşı ilk kez bugün okundu
İstiklal Marşı, kalabalık bir kitle önünde ilk kez 1 Mart 1921'de okundu. Yaşadığımız günlerin mimarlarını, kim olduğumuzu ve gücümüzü hatırlatıp gelecek günler için umut tazeleyen İstiklal Marşı'nın sözlerini yazan Mehmet Akif Ersoy, nasıl bir yaşam sürdü? Hangi badireleri atlattı? Türkiye'nin milli şairi olmasını sağlayan İstiklal Marşı'nın sözlerindeki duygulara hangi düşünce yapısıyla, hangi olaylar sonucunda sahip oldu? Hangi görevlerde bulundu? Başka hangi eserleri yazdı? Habertürk'ten Mehmet Çalışkan, 'Haftanın Portresi'nde derledi.

Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak' diye başladı.
'Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!' diye bitirdi.
Mehmet Akif Ersoy...
Kalabalık bir kitleye ilk kez 1 Mart1921'deTBMM'de okundu.
12 Mart 1921'de ise Türkiye'nin ulusal marşı ilan edildi.
12 Mart 2020'de İstiklal Marşı'nın Türkiye'nin ulusal marşı olarak kabul edilişinin 100'üncü yılına gireceğiz.
Mehmet Akif Ersoy, 1921'de 10 kıtalık şiirinde, Kurtuluş Savaşı'nda bulunan Türkiye'ye geçmişindeki kahramanlıkları hatırlattı, mevcut durum içinde düşmandan kurtulmanın yollarının neler olduğunu dile getirdi.
Cephede savaşanlara da cephe gerisindekilere de şevk verdi.

2598035_836591beaed3aa1ae37658a2e6bbce40.jpg

Milli bayramlarda, devlet törenlerinde, okullarda, spor müsabakalarında, milli günlerde, milli açılışlarda, milli törenlerde, milli kutlamalarda hep bir ağızdan seslendirdiğimiz İstiklal Marşı, 99 yıldır yaşadığımız günlerin mimarlarını, kim olduğumuzu ve gücümüzü hatırlatıp gelecek günler için umut tazeliyor.
Hatırlatmaya ve umutlarımızı tazelemeye devam da edecek.
İstiklal Marşı, 1930'da Osman Zeki Üngör tarafından bestelendi.
Orkestrasyonu ise 1932'de Ermeni asıllı
Edgar Manas tarafından yapıldı.


Yıl 1873...
Günlerden 20 Aralık.
Sarıgüzel Mahallesi. Karagümrük - Fatih / İstanbul adresindeki evde o gün Buhara göçmeni Emine Şerif Hanım ile Arnavut kökenli Kosova göçmeni imam Mehmet Tahir Efendi'nin hayatları yeniden anlamlanırken geleceğe dair umutları derinlik kazandı.
Sağ kulağına ezan, sol kulağına kâmet okunduktan sonra tekrar sağ kulağına 'Bana bu evladı ihsan eden Allah'a hamd eder, minnet ve şükranlarımı sunarım' denilerek adı ilk kez telaffuz edildi.
Mehmet Ragıf
2598035_53945f9897c84292105de55d9003fca2.jpg
Mehmet Akif Ersoy'un doğduğu ev...


O Mehmet Ragif ki, 48 yaşındayken Kurtuluş Savaşı'nda 7 düvele karşı mücadele eden bir milletin 'Korkmuyoruz, bayrağımız her daim dalgalanacak' şeklindeki duygularının milli tercümanı olacaktı.

Mehmet Ragif, Fatih'te Emir Buhari Mahalle Mektebi'ne kayıt olduğunda 4 yıl, 4 ay, 4 günlüktü. 7 yaşındayken aynı okulun ilköğretim bölümüne geçerken babası Mehmet Tahir Efendi'den Arapça öğrenmeye başladı.
Orta öğrenimine Fatih Merkez Rüştiyesi'nde başlayan Mehmet Ragif, dil konusundaki başarısıyla dikkatleri üzerine çekti. Türkçe, Arapça, Farsça ve Fransızca'da hep okul birincisi olurken Türkçe öğretmeni olan dönemin aydınlarından Hersekli Hoca Kadri Efendi'den hürriyetperverlik konusunda ziyadesiyle etkilendi.

2598035_181983a3951d67850ce90c406d8f56b3.jpg

Mehmet Akif Ersoy'un 1910'daki nüfus kağıdı. (M. Uğur Derman koleksiyonu)


Ortaokulu bitiren Mehmet Ragif, bir sonraki öğrenimi konusunda annesiyle babasının arasında kaldı.
Emine Şerif Hanım, oğlunun medrese öğrenimi görmesini isterken, Mehmet Tahir Efendi'nin tercihi memur olmasından yanaydı.
Son söz babasınındı.
1885'te Mülkiye İdadisi'ne başladı.

2598035_4348a83511f700d81814490b0511cb80.jpg

Mehmet Akif Ersoy, Ziraat ve Baytar Mektebi öğrencisiyken... (M. Ruyan Soydan koleksiyonu)


Aynı okulun yüksek bölümüne devam ederken 1888'de babası Mehmet Tahir Efendi vefat etti.
Adı da o tarihten sonra değişti.
O zamanlar hicri takvim kullanılıyordu.
Mehmet Ragif, hicri takvime göre 1290'da doğdu.
Babası da 1290 anlamına gelen Arapça kökenli 'Ragif'i oğluna ikinci adı olarak verdi.
Ne var ki Ragif yaygın bir isim değildi.
Arkadaşları, kendisine Mehmet Ragif diye değil başka bir isimle hitap ediyordu.

2598035_a49680cca0aa2117f1b21ec3b51f7941.jpg

Felaketler birbirini takip etti.
Babasız kalan aile, 1889'da meydana gelen büyük Fatih yangınında evlerini de kaybedince sefalete sürüklendi.
İmdatlarına Mehmet Tahir Efendi'nin öğrencisi Mustafa Sıtkı yetişerek kül olan evlerinin bulunduğu arsaya küçük bir ev yaptırdı.
Artık bir evleri vardı ama annesi Emine Şerif Hanım ile kız kardeşi Nuriye'nin geçimini sağlamalıydı.
Mehmet Akif, Mülkiye İdadisi'ni bırakarak o dönemlerde memurluk hakkı kazanılmasında büyük paya sahip olan Ziraat ve Baytar Mektebi'ne kaydoldu.

Mehmet Akif o yıllarda;
* Bakteriyoloji öğretmeni Rıfat Hüsamettin Paşa'dan pozitif bilim sevgisi kazandı.
* Spora büyük ilgi duydu. Mahalle arkadaşı Kıyıcı Osman Pehlivan'dan güreş öğrendi. Güreş, yüzücülük, uzun yürüyüş, koşu ve gülle atma yarışlarına katıldı.
* Ziraat ve Baytar Mektebi'nden birincilikle mezun oldu.
* 6 ay içinde Kur'an-ı Kerim'i ezberleyerek hafız oldu

Aralarında Mehmet Akif Ersoy'un da olduğu Ziraat ve Baytar Mektebi öğrencileri, öğretmenleriyle görülüyor...



Mehmet Akif'in amacı okulu birincilikle bitirmek değildir.
Tek amacı bir an önce mezun olarak eli para tutan bir adam olarak annesiyle kız kardeşine rahat bir hayat sunmaktır.
Ta ki bir öğretmeninden aldığı bilgiye kadar.
O bilgi, okulu Ermeni bir öğrencinin birincilikle bitireceği üzerinedir.
Hırs yapan Mehmet Akif, günlerce ders çalışıp son sınavlarda en yüksek notları alarak birincilikle mezun oldu.

Tedavüle 1980'de giren 100 ₺'nin arka yüzü...


Mezuniyetinden sonra Mehmet Âkif,Fransızcasını geliştirdi. Hazine-iFünun Dergisi'nde 1893 ve 1894'te birer gazeli, 1895'te ise Mektep Dergisi'nde 'Kur'an'a Hitab' adlı şiiri yayınlandı, memuriyet hayatına başladı.
Mehmet Akif, okulu bitirdikten hemen sonra günümüzdeki karşılığı Tarım ve Orman Bakanlığı olan Orman ve Vaadin ve Ziraat Nezareti'nde veteriner müfettiş yardımcısı olarak memurluğa başladı.
20 yıllık görevi sırasında Anadolu, Rumeli, Arnavutluk ve Arabistan'da bulunan Mehmet Akif, gezileri sırasında gerek yöre halkıyla temas kurmasından gerekse uzun yolculuklarda daha fazla okuma - yazma imkanı bulmasından dolayı edebiyatla daha iç içe olma şansına sahip oldu.

İslamcılığın, halkçılığın ve milliyetçiliğin bir havanda dövülerek ortaya çıkmış hali Mehmet Akif'ti.
Mehmet Akif'e göre medeniyetin gerçek kaynağı Müslüman Doğu'dur. Ona üstünlüğünü kaybettiren ise asırlardır süren cehalet, yozlaşma, sabırsızlık, tembellik ve kendine güvensizliktir.

Mehmet Akif Ersoy'un kızı Feride'ye gönderdiği imzalı fotoğrafı...


Mehmet Akif için edebiyat, halkın manevi ve ahlaki eğitiminde etkisi en büyük müessesedir. Her edebiyat mahallidir ve halka hitap eder.
Kısacası, sanat; sanat için değil, sanat; halk içindir.
Mehmet Akif 'in en önemli amacı, halk için halkın hayatını anlatan edebi eserler yazma üzerineydi.
İlham gelmesine inanmayan Mehmet Akif'in alamet-i farikası güçlü bir gözlem yetisine sahip olmasıydı.
Eserlerini gözlemlerinden elde ettikleriyle meydana getirdi.
Öyle olduğunu da şu cümleleriyle anlattı; 'Hayır, hayalle yoktur benim alışverişim, İnan ki her ne demişsem görüp de söylemişim'

2598035_f16e49b9212da329d782dcd4d13c940a.jpg
Gözlem gücü de memurluk görevi sırasında Anadolu, Rumeli, Arnavutluk ve Arabistan'da bulunarak halkla iç içe zaman geçirmesiyle gelişti.
Edebiyat öğretmenliğiyle birlikte de gözlem gücünü kullanma yetisi olgunluk dönemine ulaştı.
Mehmet Akif, memurluk görevi nedeniyle İstanbul dışında olmadığı zamanlar 1906'da Halkalı Ziraat ve Baytar Mektebi'nde kompozisyon, 1907'de Çiftçilik Makinist Mektebi'nde Türkçe derslerini vermek üzere edebiyat öğretmenliği yaptı.
2598035_f19f867e3d8bc62c497746e689161e5d.jpg
Mehmet Akif, 1898'de Tophane-i Amire veznedarı Mehmet Emin Beyin kızı İsmet Hanım ile evlendi.
2598035_78496d891a77e4e0c4da035d825e3fae.jpg

Mehmet Akif Ersoy, 1929'da büyük oğlu Emin ve küçük oğlu Tahir ile... (M. Ruyan Soydan koleksiyonu)


Mehmet Akif ile İsmet Hanım'ın 5 çocuğu dünyaya geldi.
*Cemile
* Feride
* Suad
* Emin
* Tahir
2598035_92c50d6515122fb1eacab610ceb7347e (1).jpg


Mehmet Akif Ersoy'un kızları Feride ile Suad...


II. Abdülhamid
, 1877 - 1878 Osmanlı - Rus Savaşı'nı bahane ederek meclisi dağıtınca bütün anayasal haklar askıya alındı.
Mehmet Akif, 1908'de II. Meşrutiyet'in ilan edilmesine kadar süren II. Abdülhamid'in istibdâd rejiminin şiddetli bir muhalifiydi.
Muhalifliği nedeniyle dönemin rasathane müdürü Fatin Hoca'nın da yönlendirmesiyle 11 arkadaşıyla birlikte İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne üye oldu.2598035_1dbae5ad997063016040a6684b956625.jpg
II. Abdülhamid (1842 - 1918)


Üyelik yemini şöyleydi;
'Cemiyetin bütün emirlerine, kayıtsız şartsız itaat edeceğim.'
Mehmet Akif, bu cümlelerle yemin etmeyi reddederek 'Cemiyetin sadece iyi ve doğru olan emirlerine kayıtsız şartsız itaat edeceğim' şeklinde yemin etti.
Ardından da İttihat ve Terakki Cemiyeti'ninŞehzadebaşı İlmiye Mahfeli'nde Arap Edebiyatı dersleri verdi.

Sırat-ı Müstakim Dergisi'nin ön kapağı...


II. Meşrutiyet'in ilan edilmesi Mehmet Akif'in yazılarının ve şiirlerinin geniş kitlelere ulaşmasını sağladı.
II. Meşrutiyet'in ilanından hemen sonra Sırat-ı Müstakim adlı derginin başyazarı oldu.
Derginin ilk sayısında Fatih Camii şiiri yayımlandı.
Sırat-ı Müstakim'in adı 8 Mart 1912'den itibaren Sebil'ür-Reşad olarak değişti.
Mehmet Akif, hemen hemen bütün şiirlerini bu iki dergide yazdı.
O şiirlerinden biri de II. Abdülhamid'i eleştirdiği 'İstibdâd'oldu.
Günümüz Türkçesiyle şiirin ilk dizesi şöyle;



2598035_aa1882100b1cf7e40248650b60acfe83.jpg



Mehmet Akif, bir yandan öğretmenlik diğer yandan yayımcılık yaparken İstanbul'daki camilerde vaaz vermeye de başladı.
Vaazlarının teması, Mısırlı bilgin Muhammed Abduh'un etkisiyle
benimsediği İslam Birliği'ydi.

Muhammed Abduh (1849 - 1905)


1913'te kurulan Müdafaa-i Milliye Cemiyeti'nin halkı edebiyat yoluyla aydınlatma amacı taşıyan neşriyat şubesinde Recaizade Ekrem, Abdülhak Hamid, Süleyman Nazif, Cenap Şahabettin ile beraber çalışan Mehmet Akif, 2 Şubat 1913'te BayezidCamii'nde, 7 Şubat 1913'te ise Fatih Camii'nde yaptığı konuşmalarında vatanseverlik çağrısında bulundu.
 

KadiR

Yönetim
Katılım
24 Mar 2020
Mesajlar
2,011
Tepkime puanı
2,186
Puanları
113
Konum
Radyosohbetim
emegıne saglık denızım teşekkur ederım