En çok mesaj

Kullanıcı
Mesajı

91 Şems Sûresi

[XFB] Konu Bilgileri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Kur'an-ı Kerim kategorisinde Berşan tarafından oluşturulan 91 Şems Sûresi başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 263 kez görüntülenmiş, 0 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Kur'an-ı Kerim
Konu Başlığı 91 Şems Sûresi
Konbuyu başlatan Berşan
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Berşan

Berşan

Kayıtlı Üye
Katılım
26 May 2020
Mesajlar
246
Tepkime puanı
253
Puanları
43
Konum
Türkiye
Şems sûresinin meali, Arapça ve Türkçe okunuşu
Kadir sûresinden sonra Mekke'de inmiştir, 15 (onbeş) âyettir. Adını, sûrenin ilk kelimesi olan ve güneş anlamına gelen şemsten alır. Bu sûrede insanın yaratılışında var olan iki özellik ele alınır: İyilik ve kötülük. İnsanın yaratılışında, iyi olmak da kötü olmak da kabiliyet olarak vardır.

وَالشَّمْسِ وَضُحَاهَا ﴿١﴾
1.
Veş şemsi ve duhâhâ.
Güneşe ve onun duha vaktine (ışığının yayılıp parladığı zamana) andolsun.

وَالْقَمَرِ إِذَا تَلَاهَا ﴿٢﴾
2.
Vel kameri izâ telâhâ.
Ve onu takip ettiği zaman aya.

وَالنَّهَارِ إِذَا جَلَّاهَا ﴿٣﴾
3.
Ven nehâri izâ cellâhâ.
Ve onu (güneşi) izhar ettiği zaman gündüze.

وَاللَّيْلِ إِذَا يَغْشَاهَا ﴿٤﴾
4.
Vel leyli izâ yagşâhâ.
Onu (güneşi) sardığı (örtüp ışınlarını giderdiği) zaman geceye.

وَالسَّمَاء وَمَا بَنَاهَا ﴿٥﴾
5.
Ves semâi ve mâ benâhâ.
Ve semaya ve onu bina edene.

وَالْأَرْضِ وَمَا طَحَاهَا ﴿٦﴾
6.
Vel ardı ve mâ tahâhâ.
Ve arza ve onu yayıp döşeyerek yaşanır hale getirene.

وَنَفْسٍ وَمَا سَوَّاهَا ﴿٧﴾
7.
Ve nefsin ve mâ sevvâhâ.
Nefse ve onu (7 kademede ahsene dönüşecek şekilde) sevva edene (dizayn edene) (andolsun).

فَأَلْهَمَهَا فُجُورَهَا وَتَقْوَاهَا ﴿٨﴾
8.
Fe elhemehâ fucûrahâ ve takvâhâ.
Sonra ona (nefse) fücurunu ve takvasını ilham etti.

قَدْ أَفْلَحَ مَن زَكَّاهَا ﴿٩﴾
9.
Kad efleha men zekkâhâ.
Kim onu (nefsini) tezkiye etmişse felâha (kurtuluşa) ermiştir.

وَقَدْ خَابَ مَن دَسَّاهَا ﴿١٠﴾
10.
Ve kad hâbe men dessâhâ.
Ve kim, onun (nefsinin) kusurlarını örtmeye çalıştıysa (nefsini tezkiye etmemiş ise) hüsrana uğramıştır.

كَذَّبَتْ ثَمُودُ بِطَغْوَاهَا ﴿١١﴾
11.
Kezzebet semûdu bi tagvâhâ.
Semud (kavmi), kendi azgınlığı sebebiyle (Allah’ın Resûl’ünü) yalanladı.

إِذِ انبَعَثَ أَشْقَاهَا ﴿١٢﴾
12.
İzinbease eşkâhâ.
Onun (o beldenin) en şâkîsi (deveyi kesmek için) ortaya atılınca.

فَقَالَ لَهُمْ رَسُولُ اللَّهِ نَاقَةَ اللَّهِ وَسُقْيَاهَا ﴿١٣﴾
13.
Fe kâle lehum resûlullâhi nâkatallâhi ve sukyâhâ.
O zaman Allah’ın Resûl’ü onlara: “O, Allah’ın Devesi’dir ve onu sulayınız (onun su içme sırasına riayet ediniz).” dedi.

فَكَذَّبُوهُ فَعَقَرُوهَا فَدَمْدَمَ عَلَيْهِمْ رَبُّهُم بِذَنبِهِمْ فَسَوَّاهَا ﴿١٤﴾
14.
Fe kezzebûhu fe akarûhâ fe demdeme aleyhim rabbuhum bi zenbihim fe sevvâhâ.
Fakat onu tekzip ettiler (yalanladılar). Sonra onu (deveyi) kestiler. Günahları sebebiyle, Rab’leri onların üzerini azapla kapladı. Sonra da onu (o beldeyi) dümdüz yaptı (yerlebir etti).

وَلَا يَخَافُ عُقْبَاهَا ﴿١٥﴾
15.
Ve lâ yehâfu ukbâhâ.
Ve (Allah) onun (o beldenin ve halkının) ukbasından (akıbetinden) (helâk oluşlarından) korkacak değildir.