Allahü Teala Rızka kefildir.

  • Konbuyu başlatan MeLiS
  • Başlangıç tarihi

[XFB] Konu Bilgileri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Kişisel gelişim Bölümü kategorisinde MeLiS tarafından oluşturulan Allahü Teala Rızka kefildir. başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 250 kez görüntülenmiş, 0 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Kişisel gelişim Bölümü
Konu Başlığı Allahü Teala Rızka kefildir.
Konbuyu başlatan MeLiS
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan MeLiS
M

MeLiS

Ziyaretçi
Cenab-ı Allah'ın tüm canlılara yemesi, içmesi ve hayatını idame etmesi amacıyla faydalanması için verdiği her şeye rızık denir. Verilen rızkın taksimatını yani kime ne kadar verileceğini Allah (c.c.) ezelde takdir ederek belirlemiştir. Allah'ın 99 esmasından biri de Rezzak'tır. Nasıl ki bir insanın ne zaman öleceği ezelde belliyse ne kadar rızka sahip olacağı da bellidir.
"Dünya hayatında onların geçimliklerini[maddi, manevi bütün rızklarını] aralarında biz taksim ettik." (Zuhruf 32) ayetiyle insanlarıngeçimlerini sağlaması için gerekli rızıklarıntaksim edildiği bildirilmiştir.
İMTİHAN SIRRI
Bir insan tüm hayatı boyunca gece gündüz çalışsa bile ne eksik, ne fazla ancak kendisine nasip olan rızkını elde eder.
Ama bu 'nasıl olsa benim rızkım bellidir' deyip çalışmadan yan gelip yatmak demek de değildir. Elbette insanın rızkını kazanmak için çalışması Allah'ın emridir.
Çünkü Allah (c.c.) her şeyi imtihan sırrı gereği sebeplere bağlamıştır. Çalışmak insanın rızkını kazanması için bir sebeptir.
Hiç çalışmadan rızık beklemek Allah'ın emrine karşı gelmektir. Çalışan bir kişinin kazandığı nimeti Allah'tan bilmesi bir şükürdür. Eğer bir insan rızkını kendi çalışmasıyla kazandığını düşünüp Allah'tan geldiğini inkar ederse büyük ziyandadır.


KAMİL İNSAN
İnsanı dünyaya imtihan için gönderen Allah (c.c.) rızka da kefildir. Bunun böyle olduğu bize "Allahü teâlânın rızık vermediği, bir canlı yoktur." (Hud 6) ayetiyle bildirilmiştir. Bir hadisi şerifte ise Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) "Rızık için üzülme! Takdiredilen -ezelde ayrılmış olan- rızık seni bulur" (İsfehani) buyurmuştur. Allah'ın tüm canlıları olduğu gibi insanı da rızıklandırması, tek bir şey ifade ediyor.
O da insanın tek görevinin Allah'a kulluk olmasıdır. İnsan bu dünyaya yiyip, içip, gezip, eğlenmek için değil, Allah'a kulluk etmek ve kamil insan olmak için gönderilmiştir.
KAMİL İNSAN
İnsanı dünyaya imtihan için gönderen Allah (c.c.) rızka da kefildir. Bunun böyle olduğu bize "Allahü teâlânın rızık vermediği, bir canlı yoktur." (Hud 6) ayetiyle bildirilmiştir. Bir hadisi şerifte ise Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) "Rızık için üzülme! Takdiredilen -ezelde ayrılmış olan- rızık seni bulur" (İsfehani) buyurmuştur. Allah'ın tüm canlıları olduğu gibi insanı da rızıklandırması, tek bir şey ifade ediyor.
O da insanın tek görevinin Allah'a kulluk olmasıdır. İnsan bu dünyaya yiyip, içip, gezip, eğlenmek için değil, Allah'a kulluk etmek ve kamil insan olmak için gönderilmiştir.
İmtihan sırrı gereği insan elbette rızkını kazanmak için gayret edecektir.
Ama rızkın Allah'tan geldiğine inanmayan bir kişi, kazandığının bereketini göremez. Bir hadis-i kudsi de şöyledir;
Rabbimiz "Seni kendim için yarattım, başka şeyle oyalanma! Kefil olduğum rızık için endişelenme" buyurmuştur.

HELAL KAZANÇ
İnsanın ömrü boyunca elde edeceği rızkı bellidir ancak emir ve yasaklara uymadığı zaman maddi ve manevi yönden büyük zarar göreceği hakkında ise "Beni unutursanız (maddi ve manevi) rızıklarınızı kısarım" (Taha/124) ayetiyle önemli bir uyarı yapılmıştır. İnsana düşen kendisi için belirlenen rızkını helal yoldan kazanmak ve harama asla meyletmemektir.
Eğer bir kişi helalinden rızkını kazanmak için çalışıp kazanırsa bu onun için bereketli olur. Aynı zamanda da sevap kazanır. Eğer rızkını Allah'ın yasakladığı yollarla kazanırsa o zaman yine kendisi için belirlenen rızka kavuşur ama bunun hiçbir bereketini göremez. Aynı zamanda da kazandığı günahlar nedeniyle felakete sürüklenir. Yani rızık peşinden koşmak da bir imtihan vesilesidir. Önemli olan insanın doğru yolu seçerek hem dünya, hem de ahiret saadetine ulaşmasıdır.