Medine ‘de Ramazan

  • Konbuyu başlatan MeLiS
  • Başlangıç tarihi

[XFB] Konu Bilgileri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Ramazan Ayı kategorisinde MeLiS tarafından oluşturulan Medine ‘de Ramazan başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 219 kez görüntülenmiş, 0 yorum ve 1 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Ramazan Ayı
Konu Başlığı Medine ‘de Ramazan
Konbuyu başlatan MeLiS
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan MeLiS
M

MeLiS

Ziyaretçi
MEDİNE RAMAZANLARI
Mesafede uzak, gönlümüzde çok yakın diyarlara, aziz topraklara, bir yolculuk yapmaya ne dersiniz!! Medine-i Münevvere, nurlu beldenin senelere yayılarak gelişen Ramazan günlerini, beraberce yaşamaya ne dersiniz!! Hatıralara dalmadan önce, Ramazan kelimesinin aslına bir bakalım, bugünün Türkçesinde Ramazan geçse de, sıcak mevsimden susuzluğun ileri derecede olmanın masdar’ından gelir, yani RAMADAN diye geçer, ve bir ay boyunca RAMADAN KERİM sözü hep terennüm eder.
Aklımın erdiği altı civarı yaştan itibaren, Medine Ramazanları gönüllerde ilmek ilmek örülmüş, hatıralarda motif motif işlenmiş dolu dolu bir ay olarak yaşamışımdır. Dilerseniz bir nebze, masum nurlu cemal şehrine bir göz atalım. 1956 senelerinde, elektrikli aydınlatma henüz bütün şehre yayılmamış, Harem şerif, hastaneler, caddeler ve kamu hizmet dairelerine munhasir idi. Yan sokaklar eski tarz, akşama duvarlara asılı kandillerle aydınlatılır. İklim şartlarına uygun dar olup geniş cumbalarıyla, kahve fincanını uzatacak kadar yakın, mis gibi kokan Medine toprağı zeminli, akşama yakın hafif su serpilerek ayrı bir serinlik estirirdi. Evlerde lüküs, fener, lambalar ve süslü kandiller, meharetli hanımların el değmesiyle, birer kristal biblosuna dönüşür. Beyaz topraktan yapılmış destiler taşlarla ovulur, damla sakızı ile tüsülenir, hava ile temas için pencerelere yerleştirilir, ah bu sulara doyum olur’mu!
Ramazan başlaması hilali görmeye tabii olup, yedi top atışı ile ilan edilir, ve kendine has özellikleriyle bir otuz günlük misafir sevinçle, heyecanla, değerlendirme ahidleriyle karşılanmış olur. Hayli hareketli, hızlı, gecesi gündüz olur, ibadetlerden haz nasiblenme heyecanıyla gayret, dünya ihtiyacı ticaretten pay alma, hesapların gözden geçirildiği, malların zekatlarla paklandığı, gönüllerin hoşnut olduğu, ümitlerin yeşerdiği, mevsimdir Ramazan. Küslerin barıştığı, dargınlıkların unutulduğu, müsamahaların estiği fırsat ayıdır Ramazan.
Kara bulutların uğradığı kalpler, berrak sayfalar yolunu tutardı bu günlerde, yıkar tövbe istiğfar göz yaşları, cümle derenleri. Tutar müminler, Haremi Nebevi yolunu oluk oluk. Üç hurma bir bardak suya razıdır gönüllüler, tek gaye cemaatle iftar açmaktır.
Harem şerifin iç bölümlerine, metrelerce uzanan sofralar serilir, iftarlık olarak sadece arap kahvesi, yoğurt ve ekmek olarak şureyk veya fetut olur, tadına doyum olmayan türler yerleştirilir, cemaat sıra sıra etrafına oturur, huşuu halinde dualar ile ezan beklenir, gönülleri sukuna erdiren tekbir sedası yükselmesiyle iftarlar açılır, belkide on beş dakikayı geçmeyerek sofralar dökmeden saçmadan, toplanır, hayretle seyretmeye değen bir sistemli çalışma. Dış sahalarda ramazan bereketi, ikram ayı, Allah için bezl sahnesi, metrlerce uzanan yer sofraları, sulu yemek olmamak şartıyla, ne yersin, ne istersin! Kamyonetin havuz kısmına stif edilmiş paket iftariyelikler, görevlendirilmiş ikram sahipleri gençler, sizi elinizden tutup illa sofrasına davet edenler, bu kendinden geçmiş cömertlik sahneleri, anca yaşanır anlatılamaz. Ve sofraların toplanıp, o binlerin, Allahu ekber nidasına gönül verenler hepbirlikte saf tutarak, akşam namazı edâ edilir.
Ramazanlarda cemaat namazlara yetişe imkanı için akşam ile yatsı arası vakti yarım saat uzatılır. Yatsı vakti gelmiş, sadası semalara yükselen, kainata dalga dalga yayılan lahuti nida, ezan-ı Mühammedi yükselir.
Yatsı namazı ve teravihe katılmak için, yaşlıların senelerin yükünü çeken ayaklarla, bastonlarını zorlayarak, gayretleri. Gençlerin yetişmek için koştururken sandaletinden feragat edip ayağından fırlatıp, cellabiyesinin etek tarafını dişleriyle tutup koşmaları. Harem şerif, sahalar dolmuş yan sokaklara taşmış cemaat manzarası, dükkan sahipleri binlerce riyallık mallarını bir kumaş parçasını çengel iğneyle tutturup perde yaparak, malların kartonları yerlere serilir, bize göre karton olsa’da Allahın indinde sündüs halılarıdır. Afrikalı annelerin bebeklerini sırtlarına bağlayıp, yüke razı teslimiyetle koşturmalarına ne dersiniz! Bir çok lisanın konuşulduğu, dünyaca hiç bir şey elde edeceği olmadan bu mahşeri kalabalığı bir araya getirip bu heyecanı yaşatan ne idi!!! Arkadaşım bu bir aşk meselesi, ne ben anlatabilirim ne’de başkası!! Ve bir anda o kalabalıklar, gizli ellerle düzenle dizilmiş beşer silsilesi, saflar omuz omuza, zengin fakir dip dibe.
Ve tekbiri takip eden Fatiha suresi ile, bütün sesler suskun, Rahmana huşuu halinde, sadece o binlerin kalp atışları nefes alıp vermelerinden başka ses olamaz, belki de Harem güvercinleri uçuşmuyor, çocuklar koşturmuyor. Namazın tamama ermesiyle cemaat oluk oluk, tutar her biri evinin yolunu, bir buluşmaya daha hazırlar ruhunu. 1970 lere kadar yatsı namazından sonra, ramazanlarda teravih’ten sonra Harem şerifin kapıları kapanır, temizlik başlar. Sudan’dan getirilen Harem ağaları, özel tasarımlı koyu kırmızı, bellerinde enli kemerli kaftanları, bellerine uzana sarıklarıyla, ellerinde hurma dalından örülmüş uzun süpürgelerle, gurup halinde kıble tarafından çıkıp sıra sıra yerlerini alarak süpürme işlemi başlar, küçüklüğümüzde seyri kaçırılmayan seremoni idi, küçükboylu toprak destiler yıkanıp yeniden doldurulur, o zamanlar, plastik, kağıt mendil, paketlenmiş gıdalar olmadığından çöp azdı, insan oğlu temizleneyim derken kirlendimi dersiniz??? Temizlik işi biter, etraf misler gibi. Ve beyaz cellabiye, siyah cepken, omuzlzrında kömür ütüsü ile ütülenmiş turuncu atkılarla, aynı boylarda gençler, ellerinde buhurdanlıkla sahaya iner, Mescidi Nebi misku anberler güzel kokuları ortalığı kaplardı. Anlatmaya çalıştığım manzara uzun oldu, amma çok güzeldi, bazı kereler Babulmecidi kapısı tam kapanmaz aradan seyr ederdik. Dedim ya yaşanır anlatılmaz.
Ramazan, şehri fadiil heyecanla tatlı telaşla, hızlıca geçiyor, dolunay vazifeyi hilale teslim ederken, son on güne erişilmesiyle, sahnede yeni perde açılır, şevkin vecdin zirvesini yaşarsınız. Medine tümüyle seher vaktinde ayakta, fırsatlar kampanyası, Haremi Şerifte camilerde teheccüd namazları, semeresi büyük olan hayr işleri, ve Ramazanın mükafaatı bayram hazırlığı. Çoluk çocuk bu heyecanı severek isteyerek yaşardı.
Bu hatıra 1970 lerden önceye dayanır,Mescidi nebi teravihten sonra sadece Babı Cibril açık kalır, iç kısımlar iki metrelik karelere perdeler gerilir itikafa girecek ehli zikre ayrılır, Ramazan yirminci gecesi, Harem, bir Medrese-i Kuraniye halini alır, imsak vaktine iki saat kala, cemaat sadece Ravza-i Mutahharada, on rekatlik Kiyam namazına niyetle müminler saf tutar, her rekatte altı sayfa okunarak her gece üç cüz ayakta bir nefeste eda edilir. Sayfalar okunmuyor’da semalardan şelaler gibi gürül gürül akıyordu âyeti celileler. Rukuu ve secdeler uzun olur. Babaannemin elinden tutarak bu namaza geldiğmizi iyi hatırlıyorum. İç kısımlarda o küçücük çadırlar, bülbüllerin şakırdadığı bahçeler misali, hafızlar Kuranla hemhal olmuş, kıyamdalar. Rahmetli babacağızım onaltı Ramazan, Pakistanlı âlim şeyh Abdulğafur Alabbasi’ye imam olarak teheccüd kıldırmıştır.
Yetmişlerden sonra, Medine iç ve dış göç almasıyla yayıldı, Harem Şerif genişleme ihtiyacı ile bugünkü halini aldı.
Vaktiniz varsa, bir Medine evine iftara davete icabet edelim. Mübarek ay özellikleriyle alışkanlıkları değiştirir, oruçlar ezanla, hurma, arap kahvesi su, varsa ayran. Susuzluk giderilir, bir müddet açlıktan sonra mide biraz alışmaya bırakılır, namazlar kılınır, sofraya buyur edilir. Ramazan menüsü ay boyunca hiç şaşmaz, buğday çorbası, puf böreği, bakladan yapılan fuul, sahurda istek üzere yemek çeşidi olabilir veya iftariyelik. İftarlarda veya sahurlarda davetler olmaz, Arabistanda haremlik selamlık henüz hakim oldığundan âilece ziyaretler olmayıp, sadece en yakın akrabalar arasındadır. Hanımların icab eden ziyaretler teravihten sonra olur, bütün gece ayaktasınız.
Ve can alıcı durağımız kadir gecesi, hangi gece tam olduğunu bilmesek’te, yirmi yedinci gece olduğuna rivayetlere istinaden, teravihe müteakiben bir imam, teheccüde müteakiben diğer imam eda eder. Levhi Mahfuz derecesine yükselten, yer ve göklerin sahibi Rabbimizin Dergahı İzzetinde teemmüle daldıran, Levhu Kalem Ecramı Felek ile dolaştıran, gönülleri âlemden âleme alan, kalpler titrek, gözler yaşlı, nefis heva utangaç, tövbe kapılarının önünde yalvarıp yakarmada. Mekanımızı gören, sesimizi işiten, aşikar gizlimizden haberdar, bizi bizden iyi bilen Allah’ımız kapındayız, mahzun çevirme diyerek devam eder.
Ve misku hitam hatim gecesi, Ramazan kayıtların kapandığı, defterlerin dürüldüğü, kalemlerin yazmaz olduğu son gece, Kuranı kerimle sayısızca hatm edildiği gece, teravih ve teheccüd de, Sadakallahulazim sesiyle, kalplerden bir parça koparcasına, candan can can çıkarcasına, et tırnaktan ayrılırcasına bir veda duaları olur, kimi hüngür hüngür ağlar, kimi hıçkırır, diller lal, gözler melül, sorgu sual günü sahnede, keşkiler, heyhat heyhat nerede? Dua devam ederde eder. Peygamberi Zişana salat ve selamlarla bir hatim duası kabul ricası ile tamamlanmış olur.
Gelecek Ramazana kavuşma temennileriyle cemaat ayrılır. Bizde uzun bir hatırayı yaşadıktan sonra, hakkınızı helal edin, bir Medine portresiyle beraber olduk, ömrümüz ifa ederse, şartlar müsaid olursa, yine bir Ramazan kapınızı çalıp bir hatırayı daha beraberce yaşarız inşallah. En içten temennilerimle fi emnillah.
Ginoludan Sare