sonuç odaklı, başarıya odaklı çalışma, hareket etme psikolojisinden kurtulmamız lazım.

  • Konbuyu başlatan MeLiS
  • Başlangıç tarihi

[XFB] Konu Bilgileri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Sahabeler ve Evliyalar kategorisinde MeLiS tarafından oluşturulan sonuç odaklı, başarıya odaklı çalışma, hareket etme psikolojisinden kurtulmamız lazım. başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 262 kez görüntülenmiş, 0 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Sahabeler ve Evliyalar
Konu Başlığı sonuç odaklı, başarıya odaklı çalışma, hareket etme psikolojisinden kurtulmamız lazım.
Konbuyu başlatan MeLiS
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan MeLiS
M

MeLiS

Ziyaretçi
Hz. Ali için anlatılır. Bir kaleyi kuşatmışlar, düştü düşecek; ama akşam namazı vakti girmiş. Hz. Ali demiş ki:

- “Yarınız saldırmaya devam etsin, yarınız da namazını kılsın; vakti kaçırmayın.”

Komutan mukâbele etmiş:

- “Efendim! Düştü düşecek... Bekleyelim biraz daha; ondan sonra kılarız.” Hz Ali'nin verdiği cevap çok ilginçtir:

- “Uğruna savaştığımız değerleri ihmal ederek zafer kazanmanın hiçbir anlamı yoktur.”

Yani bir şey için savaşıyoruz; ancak başarı, zafer için uğruna savaştığımız şeyden vazgeçersek, o zafer hiledir.

Zafer kazanmak zorunda değiliz ki...; sefere çıkmakla; başka bir deyişle vazifemizi yapmakla mükellefiz.

Nereden çıktı bilmiyorum ama Müslümanların çağdaş dünyadaki en önemli sorunlarından biri zafere, sonuca odaklanmak; onun için bu vurgu, yoğunlaşma, hedefimizi bir an evvel tahsil etme hırsı bizi ahlaksız kılıyor.

Hasat için her türlü hileyi yapıyoruz. Lise öğrencileri gibiyiz kısaca; on almak için odaklanırsan, kaçınılmaz olarak kopya çekersin. “...

İlla on alacağım!” Alma... Çalış, ne kadarını hak ediyorsan onu al, değil mi?

Biliyorsunuz, Aliya altı kişiyle başladı bu işe; savaş bittiğinde 120 bin kişilik bir ordusu vardı. Ordusunda hatırı sayılır miktarda Hıristiyan mevcuttu.
Günümüz Müslümanları bu konuyu düşünmek zorunda; elbette o dönemde Bosna'daki şartları dikkate alarak...

“Nasıl oluyor da, müslüman Bosna ordusunda hatırı sayılı miktarda Hıristiyan olabilir?”

Cevap açık; Aliya’dan dolayı... Bir Korgenerali, Hıristiyan bir albaya hakaret ediyor; dinî terminoloji kullanarak... Albay şikâyette bulunuyor. Şikâyet üzerine Aliya mahkeme kurulmasını istiyor. Diyorlar ki,

- “Henüz savaş halindeyiz. Korgeneral bu... Askerler arasında sıkıntı çıkabilir.”

Aliya; “Eğer adaletten vazgeçeceksek, savaşı kaybedelim; biz ne uğurda, ne için savaşıyoruz...” diye cevap veriyor.

Bizim Müslüman olarak en önemli sorunlarımızdan bir tanesi, uğruna savaştığımız değerleri zafer için ihmal etmemiz, iptal etmemizdir.

Temsil, kolay bir iş değildir gençler; emin olun temsil, kolay bir iş değil.

Bu, sonuç odaklı, başarıya odaklı çalışma, hareket etme psikolojisinden kurtulmamız lazım. Vazifemizi yaptığımızın bilincinde olmalıyız. Elbette planlar, programlar olur; fakat bunları somutlaştırmamız gerek.

Çünkü sufîler gibi şöyle düşünüyorum: Gelecek odaklı çalışmak, Cenâb-ı Hakk’a şirk koşmaktır.

Sen, kaderin takdirini bilemezsin... İnşallah elde edersin; elbette maddî ve manevî gücünün son sınırlarına kadar çalış; ancak sonucu tahsil için hile yapma...

Eskilerin tabiriyle: “Belki kaybetmek, mağlup olmak; bu yolda muzaffer olmaktır, nereden bileceksin.”

Prof. Dr. İhsan FAZLIOĞLU

Herkes kendi kapısının önüne baksın vazifesini doğru yapmış mıdır yoksa kazanmaya odaklanıp başkalarının hakkını yemiş midir?